Bir yılın Hasat Mevsimi Ramazan

Faruk

Harbi Üye
Forum Üyesi
Katılım
19 Mart 2019
Mesajlar
8,858
Tepkime puanı
25
Allah Teala, her yıl ramazan ayını kullarını affedip kendisine yaklaştırmak için özel olarak hazırlıyor. Bu hazırlığı Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle haber veriyor: “Bu ay gelince gök kapıları açılır, cehennem kapıları kapatılır, şeytanların azgınları zincire vurulur. Ramazan ayında bir gece vardır ki, bin aydan daha hayırlıdır. Bu gecenin hayrından mahrum kalan kimse, hakikaten mahrum kalmıştır.”

Her ürünün bir hasat mevsimi olduğu gibi, manevi hayatımızın hasat mevsimi de recep, şaban ve ramazan aylarıdır. Ramazan ayı, bir yılın zirve noktasıdır. Allah Teala, Kur’an-ı Kerim’i bu ayda indirmeye başlamış ve vahyin başladığı gecenin çok kıymetli olduğunu, özel bir sure ile bize bildirmiştir. Bu gecenin ismini de bizzat kendisi koymuş ve ramazanın otuz gecesinde onu saklamıştır. Böylece Yüce Yaratıcımız, gece ve gündüz olmak üzere ramazan ayının tamamını değerlendirip, iyi bir hasat dönemi geçirmemizi murad etmiştir.

Allah Teala, her yıl ramazan ayını kullarını affedip kendisine yaklaştırmak için özel olarak hazırlıyor. Bu hazırlığı Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle haber veriyor: “Bu ay gelince gök kapıları açılır, cehennem kapıları kapatılır, şeytanların azgınları zincire vurulur. Ramazan ayında bir gece vardır ki, bin aydan daha hayırlıdır. Bu gecenin hayrından mahrum kalan kimse, hakikatten mahrum kalmıştır.” (Nesai)

Ramazana mahsus beş nimet

Rasul-i Ekrem (s.a.v), diğer hiçbir ümmete verilmemiş olan ve sadece ramazan ayında ikram edilen beş nimeti şöyle anlatıyor: “Benden önce hiçbir Nebi’ye verilmemiş olan beş şey vardır ki, onlar benim ümmetime verilmiştir: Birincisi; ramazan ayının ilk gecesinde Allah, onlara (oruç tutanlara) bakar. Allah baktığı kişiye ebediyyen azap etmez. İkincisi; oruç tutanların ağız kokusu. Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Üçüncüsü; melekler gündüz ve gece boyunca oruç tutanlar için Allah’tan af diler. Dördüncüsü; Allah Teala, cennetine emreder ve şöyle der: ‘Kullarım için hazırlan ve süslen. Kullarımın dünya yorgunluğundan kurtularak, benim ikramlarıma ve benim evime gelip dinlenmeleri yakınlaşmıştır.’ Beşincisi; ramazanın son gecesi olunca Allah, onların hepsini affeder.” (Ahmed, Beyhaki)

Oruç ibadeti, diğer ibadetlerden farklı bir özelliğe sahiptir. Gün boyunca saniye saniye, dakika dakika akşama kadar arzu edilen her şeyden Allah Teala istediği için uzak durmak ve bir de sürekli ibadet içinde bulunma düşüncesi ile kimseyi incitmemek, yeryüzünde tevazu ile dolaşmak… İşte böyle bir orucun mükâfatı, insanların anlayamayacağı büyüklüktedir. Hadis-i Kudsi’de şöyle buyurur Rabbimiz: “Adem oğullarının bütün amelleri kendileri içindir. Fakat oruç böyle değil. O benim içindir ve mükâfatını (sadece) ben (bilir) ve veririm...” (Buhari, Müslim)

Yüce Allah oruç tutanları ayette müjdelemiştir

“…Oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar var ya; işte Allah bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır” (Ahzap, 35) ayetiyle oruç tutan müminler müjdelenmiştir. Allah için yemeyi, içmeyi ve şehvetini terk eden müminler bu sabırlarının karşılığını sadece Rabbimiz’in bileceği ölçüde alacaktır. İşte fırsatı... Bir sonraki ramazan ayına kimler yetişir bilinmez. Bize düşen önümüzdeki bu bereketi değerlendirmektir.

Nafile orucu gizli tutmak

Oruç Allah ile kul arasında bir sırdır. Bu yüzden ihlaslı kişilerin tuttukları nafile orucu hiç kimsenin bilmemesi için onu herhangi bir yolla gizlemeleri gerekmektedir. Seleften biri kırk yıl boyunca nafile oruç tuttu. Onun oruç tuttuğundan kimsenin haberi olmadı. Evinden çıktığında eline iki ekmek alır, dükkânına doğru yola koyulurdu. Yolda o ekmekleri sadaka olarak verirdi. Ailesi onun ekmekleri çarşıda yediğini düşünürdü; çarşıdakiler de evden karnı tok bir şekilde çıktığını zannederlerdi.

Salihlerden biri çok fazla oruç tutması nedeniyle meşhur olmuştu. O bundan rahatsız oluyordu. Bu şöhreti yok etmek için bir cuma günü büyük bir camide ibriği eline aldı, ibriğin suyunun aktığı lülesini ağzına dayadı. Orada bulunan herkes ona bakıyordu. Derviş ibrikten su içiyormuş gibi yapıyor, fakat boğazına bir damla su inmiyordu. Böylece halka kendisinin sürekli oruç tutmadığı görüntüsünü vererek, övgülerinden kurtulmak istiyordu.

Hem oruç, hem gıybet bir arada olur mu?

Rasül-i Ekrem (s.a.v) zamanında iki kadın, oruç tutmaya başladılar. Açlık ve susuzluk onları günün sonuna doğru güç bir duruma düşürdü. Neredeyse oruçlarını devam ettiremeyecek duruma geldiler. Bunun üzerine, oruçlarını açmaya izin vermesi için Hz. Peygamber’e (s.a.v) haber gönderdiler. Rasulullah (s.a.v) onlara bir kap göndererek, ona kusmalarını emir buyurdu. Onlardan biri verilen kaba kustu ve kap etle, kanla yarıya kadar doldu. Diğeri de aynı şekilde kustu ve kap doldu. Orada bulunan insanlar buna hayret ettiler. Bunun üzerine Rasül-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bu ikisi oruç tutmaya başladılar. Allah’ın kendilerine helal kıldığı yiyeceklerden kendilerini korudular, ama Allah’ın haram kıldığı fiillerden sakınmadılar. şöyle ki onlardan biri, diğerinin yanına gelip oturdu ve insanların gıybetini yapmaya başladılar. İşte bu, onların gıybet ederek yemiş oldukları insan etleridir.”
 
İçerik sağlayıcı "paylaşım" sitelerinden biri olan Harbimekan.Com Forum, Eğlence ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Harbimekan.Com sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için info@harbimekan.com yada iletişim sayfası üzerinden iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 3 Gün (72 Saat) içerisinde Forum yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.

Bu Site, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı Üyesidir.

Yığıntı - 8kez - kaynak mağazam - Uğur Ağdaş - genel forum - webp converter