Gerileme Dönemi

Lima

Harbi Üye
Bayan Üye
Forum Üyesi
Katılım
17 Mart 2019
Mesajlar
7,433
Tepkime puanı
9
Cinsiyet
  1. Bayan
1764 yilinda Rusya, Osmanlilarin toprak bütünlügünü garanti ettigi Lehistan'i isgal etmis ve kaçan mülteciler Osmanli sinirini geçen Ruslar tarafindan katledilmistir. Bu olay üzerine Osmanli Devleti Rusya'ya savas ilân etmistir(1768). Ruslar, Baserabya ve Kirim'i isgal ettikleri gibi, Ingilizlerin de yardimiyla, Baltik filosonu Akdeniz'e göndererek, Mora Rumlarini isyana tesvik etmisler ve Çesme'de demirli Osmanli donanmasini gafil avlayarak, gemileri yakmislardir. Bu arada Misir'da da bir isyan hareketi baslamistir. Ruscuk ve Silistre önlerinde Osmanli kuvvetlerinin mevzii basarilar kazanmasinin ardindan II. Katerina, Lehistan isini halletmeyi plânladigindan Osmanlilarla anlasma yapmayi kabul etmistir. I.Abdulhamit'in (1773-1789) basa geçmesinden sonra imzalanan Küçük Kaynarca Antlasmasi ile (21 Temmuz 1774) Kirim Hanligi Osmanlidan kopartilarak sözde bagimsiz bir devlet olmus, Baserabya, Eflâk, Bogdan Osmanlilarda kalmis, ancak Azak ve Kabartay bölgesi Rus hâkimiyetine geçmistir. Ruslar bu anlasmayla Ingiltere ve Fransa'ya taninan kapitülâsyonlari da kazanmis ve her yerde konsolosluk açma hakkini elde ederek, Osmanlinin iç islerine karisabilecegi bir ortami kendine hazirlamistir. Nitekim 1783'te Kirim'i isgal ve ilhak eden Rusya, Karadeniz'e hâkim olarak, sicak denizlere inme politikasini gerçeklestirme yönünde büyük bir adim atmis, Ortadokslari himaye bahanesiyle de Balkanlardaki nüfuzunu kuvvetlendirmistir.

Rusya'nin nihaî amaci, Istanbul'u ele geçirerek Bizans'i yeniden diriltmek idi. Iste bu maksatla, Osmanli Devleti'ni taksim etmek üzere Avusturya ile gizli bir anlasma yapildi. Bu anlasmayi haber alan Osmanli Devleti, Prusya ve Ingiltere'nin de tahrikiyle Rusya'ya karsi savas açti. Halkin infialine neden olan Kirim'i geri almak Osmanlinin en büyük arzusuydu. Ancak bu savasa Rusya'nin müttefiki olan Avusturya'nin da katilmasiyla, Osmanlilar iki cephede birden mücadele etmek zorunda kaldilar(1788). Avusturya'ya karsi iki kez savas kazanildi. Belgrat ve Banat ele geçirildi. Ancak Rusya'ya karsi dogu cephesinde basari saglanamadi. Bu tarihlerde Osmanli tahtina III. Selim çikmisti (1789-1807). III. Selim Isveç ile bir anlasma yaparak Rusya'ya karsi bir müttefik kazanmisti. Ancak Rusya Bükres ile Küçük Eflâk'i almis, ardindan da Belgrat ve Bender düsmüstü. 1790'da Avusturya Imparatoru II.Joseph ölünce iç ayaklanmalar bas göstermis ve Fransiz ihtilalinin etkileri bu ülkede de hissedilmeye baslanmisti. Bunun üzerine yeni Imparator II.Leopold, Zistovi anlasmasini imzalayarak Osmanlilarla olan savasi sona erdirdi (1791). Bu anlasma mevcut statükoyu muhafaza eden maddelerden ibaretti. Rusya ile de, Ispanya'nin araciligiyla Yas Baris Antlasmasi imzalandi (1792). Rusya'nin savas sirasinda isgal ettigi yerlerden sadece Özi, anlasmayla verilmis oluyordu. Hem Avusturya hem de Rusya bu anlasmalarla, Fransa ve Lehistan'daki gelismelere dikkatlerini verirken, Osmanli Devleti de gerekli islahatlari yapmak için bir soluklanma zamani bulabilecekti.


Iyi bir egitim görmüs olan III. Selim bu baris döneminden faydalanarak, devlet içinde, özellikle askerî alanda, islahatlar yapmak istiyordu. Bu maksatla, Nizâm-i Cedit adi verilen ilk islahat hareketiyle, yeni bir ordu kurdu(1793). Yeniçeri Ocagi'ni kaldiramayacagini bildiginden, öncelikle Nizâm-i Cedid denilen bu orduyu batili tarzda düzenleyip, basarisini kanitlamak gerekliydi. Ancak bundan sonra Yeniçeri Ocagi lagvedilebilirdi. Fakat kendileri aleyhine ortaya çikan gelismelerden endise duyan Yeniçeriler, bazi devlet adamlarini da yanlarina çekerek yeniliklere karsi çiktilar ve isyan ettiler. Üstelik bu arada Napolyon Bonapart, bir orduyla Misir'i isgale baslamisti (1798). Osmanlilar, Rusya, Ingiltere ve Sicilya'nin da menfaatlerine dokunan Fransiz isgaline karsi harekete geçti. Ehramlar savasiyla, Misir'i ele geçirip, kuzeye yönelen Bonapart, Akka'da Osmanli savunmasini geçemedi (1799). Kusatmayi kaldiran Napolyon geri dönerken, yerine biraktigi ordu komutanlari da maglûp edildiler. Neticede Fransizlar Misir'i terk etmek zorunda kaldi(1801). Fransa'yi barisa zorlayan önemli bir sebeplerden birisi de, Akdeniz'de Rus ve Türk donanmalarinin is birligi yapmalari, Ingiltere'nin Fransiz savas ve ticaret gemilerini taciz etmesiydi. Fransa'nin Akdeniz ve Orta Dogu'daki ticarî menfaatlerinin zedelenmesi onlari barisa zorlamaktaydi.

1802'de imzalanan anlasmayla Fransa bölgede yine ticaret yapma güvencesi almis ve kapitülâsyon hakkini elde etmistir. Bu olayi bahane ederek Akdeniz'e inen Rus donanmasi, Osmanli donanmasiyla birlikte Fransa'nin elindeki bazi adalari ele geçirmis idi. Fakat halk, ebedî düsman olarak gördügü Rusya ile is birligi yapilmasina büyük tepki göstermis ve bunun sonunda III. Selim'e ve islahatlarina karsi cephe genislemisti. Üstelik Napolyon'un, Orta Dogu'da Araplara yönelik propagandasinin da etkisiyle bölgede bazi isyanlar çikmisti. Böylece Bulgaristan ve Sirbistan'da çikan isyanlara bir de Suriye'de ve Hicaz'da çikan isyanlar eklenmis oluyordu. Vehhabiler ayaklanarak, 1803-1804'te Mekke ve Medine'yi ele geçirmislerdi. Osmanlilarin tekrar Fransa ile yakinlasmalari, Ingiliz ve Ruslari harekete geçirmis ve sonunda Rusya Eflak ve Bogdan'i isgal etmisti. Bu savas sürerken Nizâm-i Cedit'in Rumeli''ye de kaydirilmasindan memnun olmayan isyancilar Sehzade Mustafa'nin tahrik ve tesvikiyle birleserek Ikinci Edirne Vak'asi denilen büyük bir ayaklanma baslatmislardi (1806). Neticede Istanbul'da patlak veren Kabakçi Mustafa Isyani III. Selim'in sonunu hazirladi. Saraya giren isyancilar III. Selim'i tahttan indirerek yerine IV. Mustafa'yi tahta geçirdiler (29 Mayis 1807). Nizâm-i Cedid lagvedildi. Fakat III.Selim'e bagli olan Ruscuk bayraktari Mustafa, yenilik taraftarlariyla birleserek, karsi darbede bulundu. Amaci III. Selim'i yeniden tahta çikarmakti. IV. Mustafa'nin, sabik padisahi öldürttügünün ögrenilmesi üzerine, kardesi II.Mahmut basa geçirildi (28 Temmuz 1808).

Alemdar Mustafa Pasa sadareti üslenerek, III. Selim'in baslattigi islahatlari devam ettirmeye çalisti. Nizâm-i Cedit'i, Sekbân-i Cedit adi ile yeniden canlandirdi. Ancak ulemayi ve yeniçerileri memnun edemeyen Alemdar Mustafa Pasa, 1809'da çikan bir isyanda öldü.

II.Mahmut ve Islahat Hareketleri; II. Mahmut devri (1808-1839), hem gerçeklestirilen yenilik hareketleri ile hem de etnik ve siyasî isyanlariyla Osmanli Devleti'nin yol ayrimina girdigi bir dönemi ifade eder. II.Mahmut, öncelikle orduyu bastan asagi düzenlemek ile ise basladi. Yeniliklere karsi çikan Yeniçeri Ocagi bir nizamname ile ortadan kaldirildi. Vak'a-yi Hayriye olarak adlandirilan bu köklü degisiklikle (15-16 Haziran 1826), yeni bir ordu olusturuldu. Ancak yeniçeriler bu düzenlemeye boyun egmeyerek isyan ettiler. Sadrazam'in sarayini basan yeniçeriler sadrazamin ve islahatçilarin baslarini istediler. Ancak At Meydani'nda toplanan yeniçeriler dagitildi, ocaklari bombalandi. Böylece Avrupa tarzinda yeni bir ordunun kurulmasi yönündeki en büyük engel ortadan kaldirilmis oluyordu. II. Mahmut hükûmet teskilâtinda da degisikliklere giderek kabine ve nezaret (bakanlik) usulünü benimsedi. 1836 yilinda Dahiliye ve Hariciye Nazirliklari kuruldu. Avrupa devletleri ile A.B.D ile ticarî anlasmalar yapildi. Iktisadî ve adlî sistemde degisikliklere gidildi. Avrupa tarzinda egitim veren rüstiyeler, Harbiye ve Tibbiye okullarinin açilmasi vb. gibi egitim alaninda da islahatlar gerçeklestirildi.
 

Lima

Harbi Üye
Bayan Üye
Forum Üyesi
Katılım
17 Mart 2019
Mesajlar
7,433
Tepkime puanı
9
Cinsiyet
  1. Bayan
Fakat, kimi seklî, kimi öze yönelik bu yenilikler devletin içinde bulundugu zorluklari asmasina yetmedigi gibi, Osmanli cografyasindaki parçalanma II.Mahmut döneminde daha da hissedilir hale geldi.

Sirp ve Yunan Isyanlari; Fransiz Ihtilâli'nin getirdigi milliyetçi fikirlerle temellendirilen ancak, daha ziyade arkasinda Rusya ve diger Avrupa devletlerinin tesvik ve tahriki olan etnik ve mahallî isyanlar bu dönemde alevlendi. III.Selim zamaninda isyan eden Sirplar, 1812 Bükres Antlasmasi ile bazi imtiyazlar almalarina ragmen, yeniden ayaklandilar. Yeniçeri Ocaginin kaldirildigi tarihlerde Sirplarla kismî bir anlasmaya varildi. Ancak 1830'da bir hatt-i serif ile Sirbistan'in Osmanli hâkimiyetinde bir prenslik olarak varligi kabul edildi. Rusya'nin XIX. yüzyila girerken Osmanliya karsi sürdürdügü savaslarin altinda Balkanlari ve özellikle Rumlari Osmanli Devleti'nden koparmak yatiyordu. Nitekim Odessa'da yeniden örgütlendirilen Etnik-i Eterya adli cemiyetin baskanligina Yunan Isyani sirasinda Çar I.Alexsandre'in yaveri Prens Ipsilanti getirilmisti. Yapilan plana göre Yunanistan, Yanya ve Tuna civarinda isyanlar çikarilacakti. Ipsilanti 1821'de Romanya'ya geçerek Ortodokslari ayaklandirmaya çalisti fakat basarili olamadi. Çar, Türklere yenilerek Macaristan'a kaçacak olan Ipsilanti'yi desteklemekten vazgeçti. Bu sirada Mora'da da Patras baspiskoposu isyan etmisti (25 Mart 1821). 1822'de Yunanlilar bagimsiz olduklarini ilân ettiler, Mora'da ve adalarda çok sayida Türk'ü katlettiler. Rusya ve Avrupa bu isyani gayriresmî yollardan desteklemekteydiler.

Girit ve Mora valiliginin kendisine verilmesini II.Mahmut'a kabul ettiren Mehmet Ali Pasa bu isyani bastirmakla görevlendirildi. 1822'de Girit'e, 1824-25'te Mora'ya girildi. Bu gelisme karsisinda Rusya, Fransa ve Ingiltere aralarinda anlasarak (1827), Yunanistan'in özerk bir prenslik olarak kabul edilmesi hususunda Osmanlilari sikistirmak istediler. Türkler bu olayi iç islerine müdahale olarak kabul edip, teklifi reddetti. Bunun üzerine Osmanli ve Misir donanmasi Navarin'de, bir kaza sonucu(!), yok edildi. Üç ülkeyle iliskiler kesildi ve 1828'de Rusya, müttefiklerinin destegiyle Osmanli Devleti'ne savas ilân etti. Rus ordusu doguda Erzurum'u ele geçirdi. Batida ise Edirne isgal edildi. Padisah, Prusya, Fransa ve Ingiltere elçilerini araya sokarak, Londra Protokolünü kabul edecegini bildirdi. Böylece Edirne Antlasmasi(1829) ve ardindan Londra Konferansi (1830) imzalandi. Antlasma ile Prut iki ülke arasinda sinir oluyor, Eflâk, Bogdan ile Sirbistan'in özerkligi kabul ediliyordu. Girit'in Osmanlilarda kalmasi sartiyla Yunanistan'in bagimsizligi da tasdik ediliyordu.


Mehmet Ali Pasa Isyani ve Misir Meselesi; Mora'nin elden çikmasiyla, oglu Ibrahim'in Mora valisi olma ümidini kaybeden Misir Valisi M.Ali Pasa, II.Mahmut'tan, yardimlarina karsilik, Suriye'nin idaresini istedi. Bu istegin reddedilmesi üzerine M.Ali Pasa harekete geçti ve Filistin ile Suriye'ye girdi (1831). Akka ve Sam, oglu Ibrahim tarafindan ele geçirildi. Ibrahim Pasa, kisa zamanda Anadolu'ya kadar ilerledi.

Konya yakinlarindaki savasta Osmanli ordusunu yenilgiye ugratti. Her birinin ayri hesabi oldugu büyük devletler, telâslanarak araya girmek istediler. Fransa ve Ingiltere'nin anlasamamasi üzerine, Rusya durumdan faydalandi. Zor durumdaki II.Mahmut, Rus ordusunun ve donanmasinin Istanbul yakinlarina gelmesine müsaade etti. Rusya'nin kârli çikmasindan endiselenen Fransa ve Ingiltere, II.Mahmut ile anlasma yapmasi için M.Ali Pasa'ya baski yaptilar. Neticede Kütahya Antlasmasi imzalandi (1833). Bu anlasmayla, Mehmet Ali Pasa, Misir ve Girit'ten baska Sam ve oglu Ibrahim de, Cidde valiligi yani sira Adana'yi uhdelerine alacaklardi. Rusya, yardimlarina karsilik II.Mahmut ile Hünkar Iskelesi Antlasmasi diye bilinen bir anlasma yaparak, Istanbul'daki durumunu kuvvetlendirmeyi basardi (1833). Anlasmaya göre Osmanli Devleti'nin toprak bütünlügünün garantisi ve gereginde Osmanlinin yardimina kosulmasi karsiliginda Rusya, Bogazlarin bütün yabanci savas gemilerine kapatilmasini kabul ettiriyordu. II.Mahmut, Kütahya anlasmasindan memnun degildi. Bu sebeple M.Ali Pasa'ya karsi yeniden harekete geçti. Fakat Osmanli ordusu Nizip'te bir kez daha yenildi (1839). Üstelik Kaptan Pasa, Osmanli donanmasini Misir'a teslim etmisti. Bu arada II. Mahmut ölmüs ve yerine I.Abdulmecit geçmisti (1839-1861). Misir Meselesi'nin Çözümü ve Bogazlar Meselesi; Rusya'nin Hünkar Iskelesi Antlasmasina dayanarak duruma tek basina müdahale etmesini uygun bulmayan Ingiltere ve Fransa yeniden devreye girdiler. Avusturya ve Prusya'nin da katilmasiyla Londra'da bir konferans toplandi (1840).

Toplantida Mehmet Ali Pasa'nin veraset yoluyla Misir valiligine sahip olmasi karsiliginda, Suriye'den ve elinde tuttugu Osmanli donanmasindan vazgeçmesi istendi. Konferans kararlarini M.Ali Pasa'nin tanimamasi üzerine Ingiltere Suriye limanlarini donanmasi ile topa tuttu. Nihayet M.Ali Pasa durumu kabul etti. I.Abdulmecit de iki ferman yayimlayarak onun valiligini onayladi. Ardindan Ingiltere kendileri aleyhine olan Hünkar Iskelesi Antlasmasi'nin yürürlükten kaldirilmasini öngören uluslararasi bir konferansa ev sahipligi yapti. Londra Antlasmasi ile (Temmuz 1841), Istanbul ve Çanakkale bogazlari'nin baris zamaninda savas gemilerine kapali tutulmasinin kararlastirildigi bir Bogazlar Sözlesmesi imzalandi. Böylece Ingiltere, Rusya'nin elinden inisiyatifi almis oluyordu.


Daha önceleri gerçeklestirilmeye çalisilan Islahat Hareketleri, Osmanli Devleti'nin kendi iradesiyle uygulamaya çalistigi, içte ve distaki basarisizliklarini önlemeye yönelik yenilikleri ifade etmekteydi. Ancak Avrupa ve Rusya'nin mütemadiyen iç islerine müdahale etmesi, Osmanli Devleti'ni, kendi inisiyatifi disinda, yeni tedbirler almaya zorlamaktaydi. Özellikle gayrimüslim unsurlari bahane eden devletlerin müdahalelerine firsat vermemek için idarî ve hukukî düzenlemelere gidilmesi düsünülmekteydi. Hariciye Naziri Mustafa Resit Pasa'nin hazirladigi düzenlemeler, I.Abdülmecit tarafindan tasdik edilmisti. 3 Kasim 1839'da I.Abdülmecit "Gülhane Hatt-i Hümayunu"nu ilan ettirdi.

Bu fermanda, dini ve irki ne olursa olsun Osmanli tebaasindan olan herkesin esit olmasi, herkesin yasalara göre yargilanmasi, varligi ölçüsünde vergilendirilmesi ve askerlik süresinin 4-5 yili geçmemesi gibi hükümler yer aliyordu. Ayrica Osmanli Devleti bu dönemde Avrupa tarzina öykünen idarî düzenlemelerde de bulundu. Bu sekilde Avrupa devletlerinin en azindan bazilarinin, Osmanli Devleti'nin toprak bütünlügüne saygisinin kazanilmasi hedeflenmekteydi. Fakat gelisen siyasî olaylar, bunun o kadar kolay olmayacagini gösterecektir.

Sark Meselesi ve Kirim Savasi; Tanzimat döneminde nispeten saglanan baris ortami, Rusya'nin müdahalesiyle tekrar bozulmaya basladi. Balkanlarda panislavist bir politika izleyen Rusya, ayni zamanda "Kutsal yerler sorunu"nu ortaya atarak, dogrudan dogruya Osmanli Devletinin varligini hedef almaktaydi. Avrupalilar tarafindan "Sark Meselesi", önceleri Osmanli Devleti'nin toprak bütünlügünün saglanmasi seklinde düsünülürken, daha sonra bu topraklarin paylasimi sorunu hâline dönüstürüldü. Çünkü Osmanli Devleti artik bir "hasta adam" idi. Ancak R.Mantran'in da ifade ettigi gibi, hasta, kendisini iyilestirmeyi amaçlamayan doktorlarin insafina kalmisti. Onlar, Avrupa'nin hasta adaminin mirasini paylasma telâsindaydi.
 

Lima

Harbi Üye
Bayan Üye
Forum Üyesi
Katılım
17 Mart 2019
Mesajlar
7,433
Tepkime puanı
9
Cinsiyet
  1. Bayan
93 Harbi'nden sonra sun'i bir Ermeni Meselesi ortaya çikarilmisti. Osmanli Devleti'ne bagliliklari sebebiyle "millet-i sadika" olarak adlandirilan Ermeniler, önceleri Dogu Anadolu'yu ele geçirmek isteyen Rusya ve ardindan Ingiltere tarafindan kullanilmaya basladilar. Hinçak ve Tasnak tedhis örgütlerini kurarak, Istanbul ve tasrada terör yaratan bazi Ermeniler özellikle Ingilizler tarafindan destekleniyorlardi. Dogu'da hiçbir zaman çogunluk olamayan Ermenilere kurdurulacak bir devlet ile Rusya Akdeniz ve Orta Dogu'ya sizabilecekti. Ingiliz himayesindeki bir Ermeni devleti ise aksine bunu önleyebilirdi. Her iki tarafinda kullandigi Ermeniler 1889'dan itibaren tedhise basladilar. Van, Erzurum ve Bitlis'te çikan olaylar bastirildi. Ardindan baskentte Osmanli Bankasi'na kanli bir baskin yaparak bankayi isgal ettiler. II.Abdülhamit'e yönelik bir suikast tesebbüsünde bulundular. I.Dünya Savasi ve Istiklal Harbi yillarinda da Ermeniler devlet aleyhine faaliyetlerini devam ettirmislerdir.


I.Mesrutiyet'in kaldirilmasindan sonra II.Abdülhamit içte ve dista meydana gelen olumsuz gelismelerin de etkisiyle, kati bir yönetim sergilemeye baslamisti. Mesrutiyet taraftarlari da buna karsilik muhalefetlerinin dozunu artirmislardi. Osmanlilik fikrinin temsilcisi olan Sadrazam Midhat Pasa 1881'de ölüm cezasina çarptirilmis, sonra affedilerek, Arabistan'a sürgüne gönderilmis ve 1883'te öldürülmüstü.

Ali Suavi, Ziya Pasa ve Namik Kemal gibi kisiler de sultan tarafindan bertaraf edilmislerdi. Ancak devletin içinde bulundugu güç durum onlarin baslattigi muhalefetin güçlenerek büyümesine zemin hazirlamaktaydi. Balkanlardaki çalkantilarin yani sira Osmanli Devleti iktisadî açidan da çok zor durumda idi. Devlet iç ve dis borçlarini kapatabilmek için batililarin elindeki Osmanli Bankasi ile malî bir anlasma imzalamak zorunda kalmisti (1879 ve 1881). Buna göre banka mali yardimlari karsiliginda, devletin bazi gelirlerini devraliyordu. Ingiliz ve Fransizlarin kontrolünde bu maksatla kurulan Düyun-i Umumîye Idaresi Osmanli ülkesini âdeta bir sömürge hâline getirecektir.

Genç Türkler veya Jön Türkler adi verilen ve yurt disinda ve içinde faaliyet gösteren Mesrutiyet taraftarlari, Istanbul'da Ittihad-i Osmani dernegini kurmuslar ve bu dernek 1894/95'te Ittihat ve Terakki Cemiyeti adini almisti. Selanik'te Enver ve Niyazi Pasalar gibi subaylarin da katilmasiyla güçlenen Ittihatçilar, Osmanli devletini ancak Kanun-i Esasî'nin yeniden kabulünün kurtarabilecegini düsünüyorlardi. Kolagasi Niyazi Bey ve ona katilan Enver Bey'in Resne'de isyan ederek daga çikmalari ve Rumeli'de halk tarafindan büyük bir destek bulmalari üzerine II.Abdülhamit anayasayi yürürlüge koyarak II.Mesrutiyet'i ilân etti ((23 Temmuz 1908).

17 Aralik 1908'de meclis yeniden açildi. Yapilan seçimlerde Ittihat ve Terakki Firkasi büyük bir basari saglamisti. Ancak bu gelismeler esnasinda Bulgaristan bagimsizligini elde etmis ve Girit meclisi Yunanistan'a ilhak karari almisti.

Isgal altindaki Bosna Hersek ise Avusturya tarafindan fiilen ilhak edilmisti (5 Ekim 1908) Millî bir politika izlemeyi amaçlayan Ittihatçilar, olumsuz gelismelerin de etkisiyle gittikçe otoriter bir idare olusturmaya baslamislardi. Bundan faydalanmak isteyen Mesrutiyet aleyhtarlari, bazi Avrupa devletlerinin de kiskirtmasiyla isyan ettiler. Istanbul'daki Avci Taburlari'nin 13 Nisan 1909'da baslattiklari isyan sirasinda pek çok Ittihatçi öldürüldü. II.Abdülhamit olaylari önleyemedi. Bunun üzerine Mahmut Sevket Pasa komutasindaki ordu Selanik'ten yola çikti. Harekat Ordusu adi verilen bu ordunun kurmay baskani Mustafa Kemal idi. Harekat Ordusu, kisa sürede duruma hâkim olarak isyani bastirdi. Isyandan sorumlu tutulan II.Abdülhamit, seyhülislâmdan alinan fetva ile meclis tarafindan tahttan indirildi (27 Nisan 1909) ve kardesi V. Mehmet Resat yerine getirildi. V.Mehmed (1909-1918) devlet idaresinde inisiyatifi Ittihatçi hükûmete birakmisti. Yeni iktidar zamaninda da felâketler birbirini takip etti. Osmanli Devleti hizla dagilma devrine girmekteydi.


Osmanlilarin iç isleri ve Balkanlardaki gelismelerle ugrasmasini firsat bilen Italyanlar, Avusturya'nin Bosna-Hersek'i ilhak etmesi (1908), Arnavutlarin isyani (1910) gibi olaylardan da cesaretlenerek, pastadan pay alabilmek için Trablusgarp'a asker çikardi. (Eylül 1911). Italyan donanmasi denizden, Ingilizler ise Misir'i ellerinde bulundurdugundan karadan, Osmanlilarin bölgeye asker göndermesini imkânsiz hâle getirmisti. Bu sebeple Osmanli hükûmeti gizlice Türk subaylarini bölgeye göndererek mahallî bir direnisi örgütleme yolunu seçmisti. Derne ve Tobruk'da Mustafa Kemal, Bingazi'de ise Enver Pasa Italyanlara karsi büyük basarilar kazandi. Savasi kazanamayacagini anlayan Italya, Osmanlilari barisa zorlamak için Oniki Ada'yi isgal etti. Ancak bundan ziyade Balkanlarda baslayan savas Osmanlilarin barisi imzalamaya zorladi. Usi Antlasmasi ile Italyanlar isgal ettikleri yerleri muhafaza ettiler (1912)


Türk-Italyan Savasi'nin basladigi sirada Balkan devletleri aralarindaki anlasmazliklari bir tarafa birakarak, Osmanli Devleti'ne karsi bir ittifak olusturdular. Rusya'nin mimarliginda gerçeklesen Bulgar-Sirp ittifakina daha sonra Yunanistan ve Karadag da katildi (1912). Karadag ile baslayan savasa 18 Ekimde diger Balkan devletleri de istirak etti. Bu sirada Osmanli askerleri, subaylarin bir kisminin politik çekismelerle mesgul olmasindan dolayi daginik bir hâldeydi. Bunun sonucunda Balkan devletleri, Osmanlilar karsisinda kendilerinin de beklemedigi bir zafer kazandilar. Yunanlilar Ege adalarini ele geçirdiler. Sirplar Kumanova'da üstünlük sagladilar. Sirplarin denize çikmalarini önlemek için Avusturya'nin destegi ile Arnavutluk bagimsizligini ilan etti (28 Kasim 1912).

Bulgarlar ise Edirne'yi ele geçirerek Çatalca'ya kadar ilerlediler. (19 Kasim 1912). 16 Aralikta Londra'da baslayan görüsmeler bir ara iktidardan düsen Ittihatçilarin yeniden is basina gelmesi üzerine kesilmisti. Nihayet Mayis ayinda Londra Antlasmasi imzalanarak I.Balkan Savasi sona erdi. Gelibolu Yarimadasi hariç Trakya, Bulgaristan'a verildi. Makedonya'nin büyük bir kismi Yunanistan ve Sirbistan arasinda paylasildi. Özellikle Makedonya'nin paylasimi Bulgarlari rahatsiz etmekteydi. Sirbistan ve Yunanistan, Bulgarlara karsi ittifak olusturdu. Bu ittifaka Romanya da katildi. Bulgaristan ile bu ittifak savasa girince, durumdan faydalanmak isteyen Osmanli Devleti de Bulgar isgalindeki topraklari geri almak için harekete geçti. Kirklareli ve Edirne kurtarildi. II.Balkan Savasi, taraflarin imzaladigi Bükres Antlasmasi ile sona erdi (1913). Bulgaristan ile imzalanan Istanbul Antlasmasi ile, Meriç nehri iki ülke arasinda sinir oldu. Bulgaristan'daki Türklerin haklari belirlendi (29 Eylül 1913). Yunanistan ile imzalanan Atina Antlasmasi ile ise Girit'in Yunanistan'a birakilmasi kabul edildi (14 Kasim 1913). Büyük devletler bu anlasmalardan sonra Çanakkale Bogazi yakinlarindaki Bozcaada ve Imroz'u Osmanlilara geri verdiler. Balkan Savaslari, Balkanlardaki Türk varliginin büyük bir kiyima ugramasina sebep olmustur. Yüz binlerce Türk savaslar sirasinda ve sonrasinda aç ve yokluk içinde buradan göç etmek zorunda kalmistir.
 
İçerik sağlayıcı "paylaşım" sitelerinden biri olan Harbimekan.Com Forum, Eğlence ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Harbimekan.Com sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için info@harbimekan.com yada iletişim sayfası üzerinden iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 3 Gün (72 Saat) içerisinde Forum yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.

Bu Site, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı Üyesidir.

Yığıntı - 8kez - kaynak mağazam - Uğur Ağdaş