Abbas ibn abdulmuttalib

SiyahLi

Harbi Üye
Forum Üyesi
Katılım
2 Mayıs 2020
Mesajlar
3,513
Tepkime puanı
8
Takım
Beşiktaş
ABBAS İBN ABDULMUTTALİB

Hz. Peygamber'in amcası. Künyesi Ebu'l-Fazl. Babası Abdulmuttalib, annesi Nuteyle'dir. Abbas Rasulullah'tan bir iki yaş büyüktü.

Abbas, çocukluğunda kaybolmuştu. Annesi onu bulunca Kabe'nin örtülerini ipeklilerle yenilemişti. Rasulullah çocukken annesi ölünce dedesi Abdulmuttalib'in himayesine geçtikten sonra Abbas'la çocuklukları beraber geçti. Gençliğinde Hz. Abbas ticaretle uğraşıp, zengin oldu. Araplar arasında Kabe'ye hizmet büyük bir şeref sayılırdı. Kabe hizmetleri Kureyş'in ileri gelenleri arasında bölüşülmüştü. Hz. Abbas da sikaye* görevini yapıyordu. Hac günlerinde Abbas ile kardeşleri Zemzem kuyusundan su çekerek hacılara dağıtırlardı. Hz. Abbas su dağıtma görevini İslam'dan sonra da sürdürdü. Peygamberimiz Veda Haccı'nda Zemzem kuyusunun başına gelip Hz. Abbas'tan su istemiştir.

Hz. Abbas, Peygamberimiz (s.a.s.) İslam'ı yaymaya başladığında tarafsız bir tavır takınmıştı. Ne iman etmiş, ne de karşı koymuştu. Hatta kabul etmemesine rağmen İslam davetinde Hz. Peygamber'e yardımcı olmuştur. Medineliler Akabe'de Hz. Peygamber'e bey'at ettiklerinde Hz. Abbas da orada bulunmuştu. Bey'at sırasında Rasulullah'ın elini tutmuş, Medinelilerle bey'atin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Hz. Abbas, müslüman görünmese de, ticari ve idari nüfuzundan Hz. Peygamber'i yararlandırmıştır. Öte yandan hanımı Ümmü'l Fazl ise, ilk müslümanlardandır. Müşrikler Bedir'e giderken zorla Hz. Abbas'ı da götürdüler. Hz. Abbas'ın kerhen müşriklerle Bedir savaşına katılması üzerine Rasulullah şöyle dedi:

"Abbas'a her kim rastgelirse sakın öldürmesin. O, müşriklerin zoru ile yurdundan gönülsüz çıkmıştır." Fakat Hz. Abbas, Bedir'de esir düştü ve Rasulullah'ın huzuruna çıkarıldı. Rasulullah ona kendisi, kardeşleri ve müttefiki olan Utbe b. Amr için fidye vermesini söyledi. O ise yalnız kendisi için yüz, Akil için seksen ukiyye -takriben yedi bin dirhem-altın vermekle yetindi. Ötekiler kendi mallarından fidye verip kurtuldular. Abbas, fidyeleri verdikten sonra Rasulullah'a şöyle dedi: "Beni Kureyş'in fakiri dedirtecek hale koydun. Hayatım boyunca ötekine berikine avuç açacak hale getirdin." Rasulullah da cevaben: "Peki Ümmü'l-Fazl'e emanet ettiğin mallar ne oldu? Buraya gelirken, 'şayet kazaya uğrarsam işte bunları oğullarım Fazl, Abdullah ve Kusem için sakla, seni kendimden sonra zengin bırakıyorum' diyerek gösterip gömdüğün altınlar ne oldu?" buyurdu. Abbas şaşırdı ve "Vallahi senin Rasulullah olduğuna şehadet ederim. Bunu benden, bir de Ümmü'l- Fazl'dan başka hiçbir kimse bilmiyordu." dedi ve o anda hemen iman etti. Daha sonra Hz. Abbas Mekke'ye döndü. Müslümanlığını gizledi ve Mekke'deki müslümanları korudu; Mekke ve müşriklerle ilgili Peygamberimize haberler yolluyordu. Hz. Abbas, Mekke'nin fethinden kısa bir süre önce Medine'ye hicret etti. Hatta yolda Mekke'yi fethe gelmekte olan Hz. Peygamber ile karşılaştığında Rasulullah ona, "Ben peygamberlerin sonuncusu, sen de muhacirlerin sonuncususun" demiştir. Abbas Mekke'nin fethinden sonra Peygamber'in yanında yer aldı; Huneyn'de İslam ordusu dağılıp çok az kişi kalmışken Abbas, Peygamberimizin atının dizginlerini tutmuş ve çağrısıyla müslümanları çözülmekten kurtararak tekrar toplanmalarını sağlamış ve savaşın kazanılmasına sebep olmuştur. Böylelikle onun gür sesi sayesinde büyük bir bozgun önlenmiş oldu .

Hz. Peygamber, Veda Hutbesi'nde, "faizin her türlüsünün ayağı altında olduğunu ve ilk kaldırdığı faizin amcası Abbas'a ait olan faiz borçları olduğunu" söylemiştir. Hz. Abbas çok zengindi ve faizle borç para veriyor, yani tefecilik yapıyordu; ancak faizin kaldırılmasından sonra bir daha faiz alış-verişiyle uğraşmamıştır. Bizans seferlerinde müslüman orduların silah ve teçhizatının malı kaynağını da Hz. Abbas karşılamıştır.

Hz. Abbas'ı, Rasulullah'ın vefatı sırasında hilafet meselesiyle uğraşırken bulmanın anlamı, onun, halifeliğin Haşimoğullarında kalmasını istediği şeklinde yorumlanabilir. Hz. Peygamber rahatsızlanınca Hz. Abbas, Hz. Ali'ye, "Görmüyor musun? Rasulullah vefat etmek üzeredir. Ben Abdulmuttalib oğullarının ölecekleri sırada yüzlerinin ne hale geldiğini bilirim. Haydi Allah Rasulü'nün yanına gidelim de halifeliği kime bırakacağını soralım. Bize bırakırsa bunu bilelim. Bizden başkasına bırakıyorsa kendisiyle konuşalım, bize gerekli tavsiyelerde bulunsun" dedi. Hz. Ali bu teklifi reddederek, "Allah'ın elçisinden bunu sorar da, o başkanlığın bize ait olmadığını söylerse millet bizi hiçbir zaman başkan yapmaz, onun için ben bunu soramam" dedi.

Hz. Aişe'den rivayete göre, Rasulullah hastalandığında burnuna burun otu damlatıldı. Hz. Peygamber ayıldıktan sonra şöyle dedi: "Abbas'tan başka her birinizin burnuna bu ilaç damlatılacaktır." Çünkü Abbas ilaç damlatılırken hazır değildi." Başka bir rivayete göre, Hz. Abbas, Rasulullah'ın burnuna ilaç damlatmış, Peygamberimiz ayıldığında "İlacı kim damlattı?" demiş; Abbas'ın damlattığı söylendiğinde Rasulullah (s.a.s.) Habeşistan'ı işaret ederek, "Bu ilacı kadınlar işte şu memleket tarafından getirdiler. Niçin bu ilacı damlattınız?" diye sormuştur. Abbas da "Biz senin zatülcenb hastalığına tutulmandan korktuk" demiş. Rasulullah da şu cevabı vermiş: "Allah beni bu hastalıkla cezalandırmaz. Amcam hariç olmak üzere evde bulunanların hepsinin burnuna bu ilaç damlatılacaktır."

Hz. Abbas üç halife zamanında da yaşadı. Hicretin otuziki'nci yılında Medine'de seksen sekiz yaşında vefat etti. Cenaze namazını Hz. Osman kıldırdı. 653 yılında öldüğünde arkasında on erkek çocuk ile bir çok kız çocuğu bırakmıştır. Hudeybiye barışı sırasında Hz. Abbas'la görüşen Hz. Peygamber onun baldızı Meymune ile evlenmişti. Hz. Abbas'ın soyundan gelenler sonradan Abbasiler devletini kurdular.

Rasulullah, amcası Hz. Abbas'a saygı gösterir, onu övücü sözler söylerdi. "Abbas bendendir, ben de ondanım." Bir gün sarhoşun biri yakalanmış götürülürken Abbas'ın evine kaçmıştı. Tekrar yakalandıktan sonra olay Rasulullah'a anlatılınca o gülümsemiş ve bir şey söylememişti. Rasulullah, "Abdulmuttalib oğlu Abbas, bu Kureyş'in en cömerdi ve akrabalık bağlarına en saygılısı" demişti. Hz. Abbas köle azad etmeyi çok severdi. Devlet işlerinde halifeler onun fikrini alırlardı. Hz. Ömer onu yağmur dualarına alır götürürdü. Dürüst, geniş düşünceli, cömert, yardımsever bir sahabeydi. Nesli alabildiğine çoğalmıştır. Buhari ve Müslim'de ondan otuzbeş hadis rivayet edilmektedir. Hz. Abbas Medine'de el-Baki'* kabristanında medfundur.
 

Benzer konular

İçerik sağlayıcı "paylaşım" sitelerinden biri olan Harbimekan.Com Forum, Eğlence ve Güncel Paylaşım Platformu Adresimizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Harbimekan.Com sitesindeki konular yada mesajlar hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler için info@harbimekan.com yada iletişim sayfası üzerinden iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 3 Gün (72 Saat) içerisinde Forum yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacaktır.

Bu Site, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı Üyesidir.

Yığıntı - 8kez - kaynak mağazam - Uğur Ağdaş