gevelemek
1. -i Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek:
"Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar." - Hüseyin Rahmi Gürpınar
2. -i, mecaz Bir sözü tam olarak ve açıkça söylememek:
"Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle kalıyordum." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
1. -i Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek:
"Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar." - Hüseyin Rahmi Gürpınar
2. -i, mecaz Bir sözü tam olarak ve açıkça söylememek:
"Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle kalıyordum." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu